Sürdürülebilirlik Hedefli Bir Çözüm: Aile Şirketlerinde Kurumsallaşma ve Esasları

Sürdürülebilirlik Hedefli Bir Çözüm: Aile Şirketlerinde Kurumsallaşma ve Esasları

Görüldüğü üzere, aile şirketlerinin sürdürülebilirliği ve sürekliliği ile ilgili özellikler, global olarak sürdürülebilirliği tanımlayan özelliklerle kesişmemektedir. Global Compact’ın listelediği özellikler, profesyonel yönetim, topluma geri dönüş sağlama, sürdürülebilirlik odaklı liderlik ve şeffaflığı içerirken, aile şirketlerinin sürdürülebilirliği ile ilgili özellikler, aile olmaktan ileri gelen güçlü yönleri, kurucunun perspektifinde sağlamlaştırmayı hedeflemektedir. Bu iki listede kesişen bir sürdürülebilirlik özelliği de gözden kaçmamalıdır: Kurumsallaşma.

 

Kurumsallaşmanın Esasları

Modern kapitalist ekonomide, şirketler, yasa yapıcı için pek çok çarktan biri, sıradan bir istatistik olarak görülebilir ya da profesyonel bir işletme iş yapılıp para kazanılan bir kurum olarak değerlendirilebilir. Ama aile şirketleri için, şirket; iş, işletme el ele emeğin üst üste yığıldığı ve ailenin geleceğini işaret eden bir yapıdır. İşte bu noktada kurumsallaşmanın zorluğu bir adım daha öne çıkar. Yasa yapıcı için bir işletme sayılardan ibaret olsa bile müşteriler, rakipler, tedarikçiler ya da çalışanlar gibi paydaşlar için bir işletmenin kişiliği ve kültürü nasıl bir ürün ve hizmet alınacağının belirtecidir. Aile şirketlerinin bir kurucu anne baba ya da ailenin değerleri etrafında yapılandığı düşünülürse, başarılı bir şirketin hem değer üretimini sağlayan hem de paydaşlarını kendine bağlayan en büyük özelliğinin bu kültürden türediği söylenilebilir. Bu açıdan kurumsallaşmanın getirebilecekleri ve götürebilecekleri çok hassas bir şekilde ele alınmalıdır.

 

“… malik, malik olmanın sağladığı keyfiliği yönetim sürecine taşıma- sına yol açacak karakter özelliklerinden arınmalıdır. Yönetenin, sahip olandan daha güçlü konumlarda bulunmasının yararı nihayetinde sahip veya ortağa yansıyacaktır. Süreklilik kaygısı olan aile işletmelerinde aile üyelerinin profesyonel yöneticilerden daha az yetkili olması hali normal sayılmalıdır.”

Ferruh TUNÇ

 

Bir kurumsallaşma tanımı, sosyal yapının (herhangi bir sosyal yapının) davranış ve aktivitesindeki düzeni sağlayan ve sosyal yapının üyeleri tarafından kabul gören kurallar, inançlar ve normlar bütünü olduğudur (Aslan & Çınar, 2010). Bu tanımın geniş kapsamı sebebiyle, burada incelenen aile şirketlerinin de kurumsallaşmış olduğunu ileri sürebiliriz. Dikkat ettiyseniz, “davranış ve aktivitedeki düzen’ sağlanırken bunun kaynağı belirtilmemiştir ve ailenin babası ya da annesi kurumsallaşmanın kaynağı olarak görülebilir. Ancak bu bakış açısı, hala daha aile şirketlerinin neden üçüncü nesile ulaşmakta zorlandığını ile ilgili bir fikir vermemektedir. Başka bir kurumsallaşma tanımı da, herhangi bir sosyal sistemin kendi standart uygulamaları, sosyal alışkanlıkları ya da geleneklerini ortaya çıkarması ve o sosyal organizasyonun bütün üyelerinin bu ortak davranış formlarını kullanması olarak yapılabilir (Aslan & Çınar, 2010). Bu tanımdan alabileceğimiz en önemli bilgi ‘standart’ kelimesinde ve ‘bütün üyelerin uyması’ bilgisinde gizlidir. Öncekilerin üzerine yapılanmış, daha yeni bir görüş kurumsallaşmayı, bir şirketin kendine has iş yapma ve kültürel pratikleri sayesinde diğer şirketlerden farklılaşması, işletmenin sistem haline gelip sürekli ve sürdürülebilir olması olarak tanımlar. Yani kurumsallaşmanın ölçütü, farklı çevrelerdeki paydaşlar tarafından farklılığının kabul edilmesi ve bu farklılık sayesinde şirketin süreklilik ve sürdürülebilirlik kazanmış olmasıdır. Kurumsallaşma en temel haliyle iş fonksiyonlarının kişilerden bağımsız hale gelmesi, süreçlerin çalışana göre yapılandırılmaması, iletişimin, güç dağılımının, yetki, sorumluluk ve kaynak kullanımı gibi hakların yeniden ve daha formal şekilde organize edilmesi ve bütün bu organizasyonun hem hissedarlar, hem çalışanlar hem de toplum ve dünya için değer yaratması şeklinde tanımlanabilir.

Unutulmamalıdır ki kurumsallaşma aile şirketlerini hedef alan bir süreç değildir. Kurumsallaşmanın aile şirketlerindeki etkisini ve amacını açıklamadan önce, en temel ve sade haliyle kurumsallaşmanın ilkelerinden bahsetmek, aile şirketlerinde kurumsallaşmanın çalışılması açısından en iyi gidiş yolu olacaktır.

 

Adillik (Fairness / Equitability)

Bu ilke yönetimdeki bütün hak sahiplerinin eşit ya da aynı adalet yapısı içinde (Bir kuralın herkes için geçerli olması) muamele görmesidir. Temel anlamıyla azınlık/çoğunluk ve ulusal/yabancı hissedarları hedefleyerek kurulan bu ilke, şirkettin içine (Çalışanlar) ve hükmettiği çevreye (Örneğin; tedarikçiler) de genişletilebilir.

 

Sorumluluk (Responsibility)

Şirketin hissedarları için kâr yaratma sürecinde etkileştikleri toplumun değerlerine saygılı, toplumun varlık ve düzenini sağlayan kanunların sınırlarında hareket etmesidir. Her ne kadar işletmeler yasaların öznesi olsa da sorumluluk ilkesinin gerçek uygulaması, işletmenin toplum için temel zorunluluklarının ötesinde emek harcamasıdır.

 

Şeffaflık (Transparency)

Temelde, yatırımcıların, risk analizi yapabilmek, geleceği planlayabilmek ve doğru kararları verebilmek için şirket ile ilgili doğru bilgiye, doğru zamanda erişmesini açıklayan kurumsal yönetim ilkesidir. Kâğıt üstündekinden iyi uygulamalar, hem kamuoyunun hem de şirket yönetimindeki kişilerin bu bilgilere rahatça ulaşmasını içerir; bunun amacı pazardaki özgür tüketicinin, birey olarak kendisine daha uygun seçimleri (Örneğin; çevreci bir tüketicinin yeşil bir şirketi tercih etmesi) yapabilmesi ve yönetimdeki çalışanların bilgi eksikliği sebebiyle performans kaybetmemesi olarak açıklanabilir.

 

Hesap verebilirlik (Accountability)

Bu ilke şirketin yönetim kuruluna, yönetim kurulunun da hisseddarlara karşı sorumlu olmasını açıklar. Yani yönetim kurulu şirketi denetleyebilir ve hissedarlar yönetim kurulunun kararları ile ilgili hesap sorabilir.

 

Aile Şirketleri ve Profesyonel Yöneticiler – İnci Özkul

ISBN: 978-975-286-509-9

© İnci Gülsün Özkul Yönetim ve İnsan Kaynakları Danışmanlığı 2016

Listeye geri dön